top of page

MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİ

  • Yazarın fotoğrafı: Ipek Sahinkara
    Ipek Sahinkara
  • 12 Oca 2023
  • 17 dakikada okunur






Bu çalışmada, 6769 sayılı yeni Sınai Mülkiyet Kanunu ve Borçlar Kanunu ışığında marka lisans sözleşmelerinin sözleşmeler hukukundaki yeri belirlenecek olup; sözleşmenin içeriği, sona erme halleri ve karşılaşılması muhtemel olan uyuşmazlıkların çözüm yöntemleri hakkında bilgi verilecektir.



MARKA KAVRAMI


Marka, bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan tanıtıcı işaret olarak nitelendirilir.[2] Markalar, mal veya hizmetin menşeini gösterme, ayırt etme, mal veya hizmetin niteliklerini garanti etme ve reklam fonksiyonlarına sahiptir.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Hukuki İşlemler başlıklı 148. maddesinde, coğrafi işret ve geleneksel ürün adları hariç olma üzere sınai mülkiyet hakkının devredilebileceği, miras yolu ile intikal edebileceği, lisans konusu olabileceği, rehin verilebileceği, teminat olarak gösterilebileceği, haczedilebileceği veya diğer hukuki işlemlere konu olabileceği düzenlenmiştir. Bu hükümden hareketle markanın, devir, miras yoluyla intikal, rehin ve haciz gibi hukuki işlemlere konu olabileceği söylenebilir.


LİSANS KAVRAMI


Lisans kelimesi köken itibari ile Latin “licere” kelimesinden gelmekte ve kavram olarak “yetkili kılmak, izin vermek” gibi anlamlara gelmektedir. Lisans kavramı içerisinde marka, patent, tasarım, üretim yöntemleri gibi teknik ve hukuki fiiller yer almaktadır. Söz konusu lisans muhtevasından faydalanabilmek için illaki bir sözleşme ile ilişki kurulması gerekmemekle birlikte lisans sözleşmesi yoluyla bir lisansa ait hakların ikinci ve üçüncü kişilere kullandırılması söz konusu olabilmektedir.[3]


MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİNİN TANIMI


Lisans sözleşmesi deyiminden, lisans verenin, lisans alana gayri maddi bir malın ve gayri maddi malın işlevini ortaya çıkaracak kendiliğinden kurulan ve başkasına kullandırılamayan hak durumunun kullanımına izin verilmesi ve buna karşılık olarak da lisans alanın bunun için bir bedel ödeme yükümlülüğünü düzenleyen sözleşme türüdür. Yani, lisans sözleşmelerinin bir alt türünü oluşturan marka lisans sözleşmesi, marka sahibinin tescil ile kazandığı marka üzerindeki hakkına ilişkin kullanma hakkını lisans alana verdiği sözleşmedir[4].


MARKA LİSANSINA İLİŞKİN YENİ MEVZUAT DÜZENLEMESİ


1995 yılından beri yürürlükte olan ve marka, patent ve endüstriyel tasarım gibi sınai hakları düzenlemiş olan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 10.01.2017 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 191. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır[5]. Marka lisansı, 6769 sayılı yeni kanunda Lisans başlığı altında 24.maddede düzenlenmekte olup içeriği yürürlükten kaldırılan 556 sayılı KHK ile paralellik göstermektedir.


MARKA LİSANSININ HUKUKİ NİTELİĞİ


Marka hakkı mutlak bir haktır ve dolayısıyla sahibine, izni olmadan markanın kullanılmasını önleme yetkisi veren ayni etkilere sahiptir. Lisansın hukuki niteliği bakımından ise çeşitli bakış açıları mevcuttur.


Ayni hak bakımından: ayni haklar, bir kimseye bir mal üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet sağlayan ve bu sebeple herkese karşı ileri sürülebilen haklardır[6]. Buradan hareketle ayni hakların konusu eşya olduğundan, maddi varlığa sahip olmayan markanın kullanım hakkını devreden marka lisans sözleşmesinin de ayni hak inşa ettiği düşünülemez. Kaldı ki, Borçlar Kanunu’nun dördüncü kitabı olan Eşya Hukukuna ilişkin hükümlerde ayni haklar “numerus clausus” olarak sayılmış olup, Sınai Mülkiyet Kanunu dahil hiçbir yasal düzenlemede marka lisansına ilişkin olarak ayni hak ifadesi kullanılmamıştır.[7]


Mutlak ve nispi haklar bakımından: Hak sahibi tarafından hakkı ihlal etmesi söz konusu olan herkese karşı ileri sürülebilen haklar mutlak hakları oluştururken, bir hukuki ilişki çerçevesinde belirli bir kişi veya sınırlı bir grup halindeki belirli kişilere karşı ileri sürülebilen haklar ise nispi hakları oluşturmaktadır[8]. Öğretide marka lisans sözleşmelerinin hangi hak türünü sağladığına ilişkin genel bir görüş mevcut değildir. İleride açıklanacağı üzere marka hakkı tescilden sonra iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebileceği gibi, marka lisans sözleşmesinde lisans alana belli koşullarda markaya tecavüz halinde dava açabilme hakkı verilmektedir. Ancak 3. kişilere dava açabilme hakkının belirli koşullara bağlı oluşu mutlak hak görüşünü zayıflatmaktadır. Nispi hak sözleşmenin taraflarına sözleşme çerçevesinde ileri sürülebilen haklar olduğundan, lisans hakkının tescilden sonra iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi ve marka tecavüzü halinde dava açabilme hakkı tanınması ise nispi hak görüşünü zayıflatmaktadır[9]. Şahsi kanaatimiz, marka lisans sözleşmesinin bir atipik sözleşme olması sebebiyle nispi hak inşa ettiği ve bunun yanında lisans alana tanınmış bazı haklar dolayısıyla da kuvvetlendirilmiş bir nispi hak sağlandığıdır[10].


MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİNİN SÖZLEŞME TÜRLERİ İÇERİSİNDEKİ YERİ


Marka lisans sözleşmeleri, kanunda düzenlemeye alınmamış olduğundan atipik sözleşmeler grubundadır. Çünkü lisans sözleşmeleri gerek genel özellikleri gerekse de özel türleri bakımından kanunlarda bir bütün olarak düzenlenmemiş olup sadece Sınai Mülkiyet Kanunu’nda marka lisansına ilişkin bazı kurallara ilişkin düzenlemelere yer vermiştir. İş bu kanunun düzenlenmesindeki amaç, marka lisans sözleşmesini bir sözleşme olarak ona tipini veren unsurlarla düzenlemek değil sadece sözleşmenin içeriğini belirlemektir[11]. Buradan hareketle, sözleşme bütünüyle düzenlenmeyip, yalnızca sözleşme içeriği belirtilmiştir. Birleşik sözleşmeler, kanunda öngörülen sözleşmelerin kanunda öngörülmeyen bir biçimde birbirine bağlanması ile oluşur. Marka lisans sözleşmesi bu şartları taşımadığından birleşik sözleşme olarak nitelendirilemeyecektir. Karma sözleşmeler, kanunda öngörülen sözleşmelere ait unsurların, kanunun ön görmediği bir biçimde bir araya gelmesidir. Marka lisans sözleşmesi bu şartları da taşımadığından karma sözleşme kategorisinde düşünülemeyecektir. Bu sebeple, marka lisans sözleşmelerini sui generis sözleşmeler olarak değerlendirmek gerekmektedir. Sui generis sözleşmeler içerdiği unsurlar bakımından kanunda düzenlenen sözleşme tiplerinde yer almayan tamamen yeni oluşumu yansıtan sözleşmeler olarak ifade edilirler[12]. Bu sebeple marka lisans sözleşmeleri için sui generis diyebilmek mümkün olacaktır.


MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİNİN DİĞER SÖZLEŞMELERLE BENZER VE FARKLI YÖNLERİ


a. Satış Sözleşmesi


Türk Borçlar Kanunu 207. maddesinde düzenlenmiştir[13]. Satış sözleşmesinde satıcının edimleri ani niteliktedir. Marka lisans sözleşmesinde ise sürekli niteliktedir. Kanun gereği marka lisans sözleşmeleri yazılı şekilde yapılmalıdır. Satış sözleşmesi bakımından böyle bir sorunluluk söz konusu değildir. Her iki sözleşme de çift tarafa borç yüklemektedir. Fakat satış sözleşmesinde mülkiyet tamamen karşı tarafa geçerken marka lisans sözleşmesinde sadece kullanma ve yararlanma hakkı diğer tarafa devredilmektedir[14].


b. Adi Ve Ürün Kirası Sözleşmeleri


Adi kira sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu 299. maddesinde düzenlenmiştir[15]. Adi kira sözleşmesinin konusunu taşınır ve taşınmaz mallar oluşturmaktadır. Marka lisans sözleşmesinin konusu ise, bir marka hakkının kullandırılmasıdır. Adi kira sözleşmelerinde kanun gereği ücret sözleşmenin esaslı unsuru iken, marka lisans sözleşmelerinde ücret zorunlu bir unsur değildir[16].

Ürün kirası sözleşmesi ise Türk Borçlar Kanunu 357. maddesinde düzenlenmiştir[17]. Ürün kirası sözleşmesinin konusunu oluşturan hak ile marka lisans sözleşmesinin konusunu oluşturan haklar nitelik olarak birbirinden oldukça farklıdır. Ürün kirasında sözleşme konusunu taşınır – taşınmaz mal gibi ürün veren şeyler, işletme kirası veya üst hakkı gibi bir hak olabilir[18]. Ancak marka lisans sözleşmelerinin konusu sınai mülkiyet kanunu kapsamında maddi olmayan bir haktır. Bununla beraber, ürün kirası sözleşmesinde kiraya veren, asıl kiralananı ve onunla birlikte kiralanan taşınır şeyleri kullanmaya ve işletmeye elverişli bir şekilde teslim etme borcu altındadır[19]. Yani ürün kirasında kiralayanın kira konusunu kullanma hakkı mevcut değildir. Bu şart adi kira sözleşmesi için de geçerlidir. Fakat marka lisans sözleşme türlerinden inhisari olmayan lisans sözleşmesinde (ve sözleşmeye ilgili hükümlerin eklenmesi koşulu ile inhisari lisans sözleşmelerinde de) marka sahibinin markayı kullanabilme hakkı devam etmektedir.


Alt kira bakımından ise TBK madde 366/I hükümlerince[20], ürün kirasında kiracı bakımından alt kira ve kullanım hakkını devir yasağı vardır. Bu husus adi kira sözleşmesi bakımından da geçerlidir[21]. Sınai Mülkiyet Kanunu da alt lisans sözleşmesi kurulabilmesi bakımından lisans verenin onayını aramaktadır. Bu benzerliğe rağmen, yukarıda ifade edilmiş olan farklar sebebiyle, adi ve ürün kirasına ilişkin hükümler marka lisans sözleşmesi bakımından sadece somut olayın özellikleri uygun düştüğü takdirde uygulama alanı bulabilmelidir.


c. Franchising Sözleşmesi


Franchise sözleşmeleri marka lisansına ilişkin hükümler içerebilmektedirler[22]. Markaya ilişkin hükümler içeren franchise sözleşmesi ile franchise veren, franchise alana marka hakkından yararlanmanın yanı sıra, işletme adı, ticaret unvanı, know-howdan yararlanma devri de yapmaktadır. Franchise veren, franchise alanı denetleme ve ona talimat verme haklarına sahiptir. Ayrıca franchise alanın, franchise verene karşı sözleşme konusu olan mal ve hizmetin satışını arttırıp geliştirme yükümlülüğü vardır. Buna karşılık marka lisans sözleşmesinde lisans alanın böyle sorumlulukları söz konusu olmamaktadır[23].


d. Adi Ortaklık Sözleşmesi


Türk Borçlar Kanunu adi şirket sözleşmeleri için iki ya da daha fazla kişinin emek ve mallarını ortak bir amaca özgüleyecek şekilde bir araya getirmesini ve bu kişilerin ortaklaşa hareket etmesini aramaktadır[24]. Marka lisans sözleşmelerinin özü itibariyle ortak bir amaç varlığı söz konusu değildir. Ancak inhisari olmayan lisans sözleşmelerinde lisans veren de markayı kullanma hakkına sahiptir. Bu bağlamda her iki tarafın da ortak bir amacı olduğu söylenebilir. Bu tip hallerde marka lisans sözleşmelerinde de adi şirkete ilişkin hükümler uygun düştüğü ölçüde kullanılabilecektir.


e. İntifa Sözleşmesi


Marka lisans sözleşmelerinde lisans alanın markayı kullanma ve yararlanma hakkına sahip olması bu sözleşmenin intifa sözleşmesine benzetilmesine neden olmaktadır. Ancak, inhisari olmayan (basit) lisans sözleşmelerinde aynı marka hakkından birden fazla kişi yararlanabilmektedir. Bu husus, intifa hakkının niteliği ile bağdaşmayacaktır. Kaldı ki, lisans sözleşmesinden doğan haklar bir sözleşmeye dayanırken, intifa hakkı bir alacak hakkıdır. Bu nedenle iki sözleşme arasında net bir farklılık olduğunu belirtmek önem arz etmektedir[25].


f. Know- How Sözleşmesi


Know- how sözleşmesi, know- how verenin know- how alana sahibi olduğu gizli veya gizli olmayan, mutlak bir hakla korunmayan, işletme faaliyeti veya araştırmaya dayalı ekonomik yarar sağlayıcı sınai nitelikte teknik, ticari, işletme, yönetim veya organizasyon bilgi veya tecrübesini kullanmak üzere bildirmeyi bir ivaz karşılığı borçlandığı bir sui generis sözleşmedir[26]. Bu bilgi ve değerler ekonomik değere sahip olduğundan sözleşmeye konu olabilmesi mümkün olmaktadır. Know- how veren bu bilgi ve tecrübeleri sözleşme hükümleri çerçevesinde know- how alana aktarırken, know- how alan ise bu bilgi ve tecrübeleri almış olmasının karşılığı olarak bedel ödemeyi taahhüt eder. Bu sözleşmeler tam iki tarafa borç doğurmaktadır. Hem marka lisans sözleşmesi hem de know- how sözleşmesinin konusunu gayri maddi mallar oluşturmaktadır. Buna karşın marka hakkı uygun koşullarda üçüncü kişilere de ileri sürülebilirken, know- how bir hak teşkil etmemekte ve sözleşmenin tarafları dışındaki kişilere ileri sürülememektedir. Bu sebeple sadece her iki sözleşmenin konusunun da gayri maddi mallar olması iki sözleşmenin benzer niteliklerde olduğu sonucunu doğurmayacaktır[27].


MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİNİN TÜRLERİ


Marka lisans sözleşmesinin çeşidi tarafların amaçlarına göre de belirlenebilir. Örneğin, taraflar sadece satış̧ amacına yönelik lisans sözleşmesi yapabilecekleri gibi sadece üretim ve kullanmaya ilişkin olarak lisans sözleşmesi de akdedebilirler[28].


a. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda Düzenlenen Lisans Türleri


6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 24/2. maddesinde, lisansın inhisarî ve inhisari olmayan lisans şeklinde verilebileceği belirtilmiştir. Bu düzenleme, lisans alanın hak kapsamını ve lisans alan dışındaki kişilerin markayı kullanıp kullanamaması bakımından yapılmıştır[29].


1. Basit (İnhisari Olmayan) Lisans


Kanun koyucu bakımından lisans sözleşmesinin temel şekli inhisari olmayan lisans sözleşmesidir ve kural olarak taraflar aksini kararlaştırmamışlarsa, lisans sözleşmesi inhisari olmayan lisans sözleşmesi şeklinde algılanmaktadır. Bu lisans türünde marka sahibinin markayı kullanma hakkı kaybolmayacağı gibi, sözleşme ile lisans alan haricinde başka kişilere de markayı kullanma hakkını verebilecek olması söz konusudur. Böylelikle lisans alan, o coğrafi bölgede ilgili markayı kullanabilen kişilerden biri olmuş olacaktır.

İnhisari olmayan lisans sözleşmesinde sözleşmenin tarafları, o coğrafyada marka üzerinde inhisari olmayan lisans sahibi olacak kişi sayısını sınırlandırabilirler. Ayrıca lisans alacak olan kişi sözleşmeye “en fazla korunan lisans sahibi” kaydını koydurarak, lisans verenin sonraki lisans sahiplerine daha fazla hak tanımasını engelleyebilir.[30] Böylelikle lisans alanın sonraki lisans alanlara tanınan haklar dolayısıyla negatif duruma düşmesinin önüne geçilmiş olur.

İnhisarî olmayan lisans, markayı piyasada birden çok kişinin kullanması sonucuna yol açacağı için, farklı kalitedeki mal ve hizmetlerin ortaya çıkarması muhtemel sorunların engellenmesi adına kanun, lisans verene, lisans alan tarafından üretilecek mal veya sunulacak hizmetin kalitesini garanti etme yükümlülüğü getirilmiştir.[31]


2. İnhisari Lisans Sözleşmesi


İnhisari lisansta, lisans veren aynı markaya ilişkin kullanma hakkını aynı yer, zaman ve konular bakımından başkasına vermeme borcu altındadır. Bu yükümlülüklere aykırı davranış sergilemek sözleşmenin ihlaline sebebiyet verir. Marka sahibi artık bir başkası ile marka lisans sözleşmesi yapamayacağı gibi, kendisi de marka hakkını kullanmak istiyor ise, buna ilişkin hükmü sözleşmeye eklemiş olması gerekmektedir. İnhisarî lisans sözleşmesi ile lisans alan, o coğrafi bölgede ilgili lisansın tek sahibidir. Yukarıda da belirtildiği gibi, marka lisans sözleşmesi teriminden temel olarak inhisari olmayan lisans sözleşmesi algılandığından, inhisari lisans sözleşmesi akdetmek isteyen tarafların bu durumu sözleşmede açık olarak belirtmesi gerekmektedir.


3. Alt Lisans


Alt lisans, lisans alanın lisans verenle yaptığı sözleşme hükümleri uyarınca kendisine tanınan yetkiler doğrultusunda, bir başka kişiye markayı kullanma hakkı vermesi olarak tanımlanmaktadır[32]. Bu tanımdan hareketle, esas lisans sözleşmesindeki lisans alan, alt lisans sözleşmesindeki lisans veren konumunda olacaktır. 6967 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 24.maddesi “Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa lisans sahipleri, lisanstan doğan haklarını üçüncü kişilere devredemez veya alt lisans veremez.” hükmü ile alt lisans verilebilmesi için sözleşmede bu hususun düzenlenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Yukarıda açıklamış olduğumuz inhisari lisans sözleşmelerinin ruhu ile alt lisans kavramı bağdaşmayacağından, inhisari olmayan lisans sözleşmeleri bakımından alt lisansın mümkün olabileceğini söylemek doğru olacaktır. Aşağıdadaki Yargıtay kararında da, alt lisan verilebilmesi için lisans alanın herhangi bir yetkisinin bulunmaması sebebiyle, yapılmış olan alt lisans sözleşmesinin geçersizliğine karar verilmiştir.


Yargıtay 11. HD., E. 2016/7674 K. 2018/1262 T. 20.2.2018 “Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket ile dava dışı ..... . A.Ş. arasında akdedilen lisans sözleşmesinde davalıya alt lisans verilmesi ile ilgili herhangi bir maddenin veya yetkilendirmenin olmadığı, sözleşme ile açıkça tanınmayan bir yetkinin kullanılmasının mümkün olamayacağından .... . A.Ş ile davalı arasında akdedilen 2006 tarihli alt lisans sözleşmesinin davacı şirketi bağlamayacağı ve davalının hükümsüzlüğe konu markayı lisans sözleşmesi kapsamında tescil ettirdiği iddiasının kabul edilebilir olmadığı, (…) davalının kötü niyetli olarak hareket ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.”[33]


b. Sözleşmenin İçeriğine Göre

Marka lisansı sözleşmesi ile bir markanın kullanım hakkı lisans alana verilir. Marka lisans sözleşmesi ile verilen markaya kullanım hakları üretim, satım, dağıtım gibi işlemleri kapsayacak biçimde yapılabilmesi mümkündür. Buradan hareketle marka lisansı sözleşmelerini sözleşmenin içeriğine göre üretim lisansı, satım lisansı, dağıtım lisansı, dış alım veya dış satım lisansı olarak kategorize edebilmek mümkündür. Örneğin, lisans, lisans alana marka sahibinden sağlanacak mallar üzerine marka sahibine ait markayı koyarak piyasaya sunma hakkı veriyorsa satış lisansı, lisans alanın kendi ürettiği mallara lisanslı markayı koyma hakkının olduğu durumlarda üretim lisansının varlığından söz edilecektir[34]. Unutulmamalıdır ki sözleşmenin içeriğine göre yapılacak sınıflandırma kanuni nitelikte değildir. Eğer ki taraflar sözleşme içerisinde lisans kapsamını belirlememişlerse, bu durumda hem üretim için hem de satış için izin verilmiş olduğunda dair kabul oluşması gerekir[35]. Taraflar arasında böyle bir niteleme olmaksızın sadece üretim veya sadece satış için taraflar arasındaki ilişki süregeliyorsa ve taraflar arasında çıkması muhtemel bir uyuşmazlıkta lisans veren bu lisansın sadece üretim bakımından geçerli olacağını iddia ederse, böyle bir durumda lisans verenin bu iddiası geçerli olmayacaktır. Böyle bir iddianın geçerli olabilmesi için, yapılan ayrımın mutlaka ki sözleşme metninden anlaşılması gerekmektedir.


SÖZLEŞMENİN KURULMASI


a. Genel olarak


Marka Lisans Sözleşmeleri, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Sınai Mülkiyet Kanunu ve Borçlar Kanunu gibi ilgili mevzuatlara aykırı olmayacak şekilde taraflarca serbestçe düzenlenebilir. Sözleşmenin içeriğinin, emredici kurallara aykırı olmaması ve sözleşme konusunun imkânsız olmaması gerekmektedir. Marka lisans sözleşmeleri bakımından sözleşme serbestisi kavramının mevcut olduğunu söyleyebilmek mümkündür.


b. Şekil ve Tescil


Alman ve İsviçre Hukukunda her ne kadar sözleşmenin geçerliliği için bir şekil şartı ön görülmese de 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu[36], yazılı şekil şartı öngörmektedir. Bu bir geçerlilik şartıdır. Yine aynı kanunun 148/7[37]. Maddesinde ise, ortak markanın lisans sözleşmesine konu olabilmesi için sicile kayıt zorunlu tutulmaktadır. Tescil de açıklayıcı nitelik taşımaktadır[38]. Bu bağlamda tescil, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilme bakımından önem arz etmektedir.

Marka lisans sözleşmesi her iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşme olduğundan[39], her iki tarafça imzalanmış olması gerekmektedir[40].



SÖZLEŞME TARAFLARININ YÜKÜMLÜLÜKLERİ


a. Lisans Verenin Yükümlülükleri


Lisans verenin en temel yükümlülüğü, lisans sözleşmesine konu olan marka hakkının, lisans alan tarafınca kullandırmaktır. Markanın kullandırılması kavramının altında, markanın kullanılmasına engel olmama ve markanın varlığı ve devamına ilişkin tüm yükümlülükler de dahil edilmektedir[41]. Ayrıca Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 28. maddesine göre[42], lisans veren sicile kayıtlı marka sahiplerinin izni olmaksızın marka hakkından vazgeçemeyecektir. Buna ek olarak lisans veren, lisans alan tarafından üretilen mal veya sunmuş olduğu hizmetin kalitesini korumaya ilişkin önlemler alma yükümlülüğüne sahiptir[43]. Çünkü marka lisans sözleşmesi sürekli edim yükümlülüğü içerdiğinden, lisans verenin marka hakkının sürdürülmesini koruması gerekmektedir[44][45].


b. Lisans Alanın Yükümlülükleri


Marka lisans sözleşmesi her iki tarafa da borç yükleyen ivazlı bir sözleşme niteliği taşıdığı için, lisans alanın en temel yükümlülüğü bedel ödeme yükümlülüğüdür. Taraflar ödenecek bedeli ve ödeme şeklini sözleşmede serbest olarak belirleyebilirler. Örneğin satışı yapılan parça başına ödeme yapma gibi bir düzenleme getirilebilmesi mümkündür[46]. Bunun haricinde, lisans alanın lisans sözleşmesinde kararlaştırılmış olan tüm edimlerini ifa borcu vardır. Sözleşmenin içeriğinde kalite konusuna dair bir içerik yer almasa dahi, lisans alanın kanuni olarak garanti yükümlülüğü vardır. Yani, lisans veren eğer ki lisans alanın kaliteyi garanti alma yükümlülüğüne uymadığına ilişkin bir tespit yaparsa, üretimi durdurma veya somut duruma göre sözleşmeyi feshetme gibi yollara başvurabilir. Ayrıca Sınai Mülkiyet Kanunu, tescilden itibaren beş yıl boyunca markanın kullanılmamasına bazı sonuçlar bağlamıştır[47]. Buna göre, beş yıl boyunca kesintisiz kullanılmayan markanın iptaline karar verilebileceği için, inhisari lisans haricinde, lisans alanın markayı kullanma borcu olduğu da söylenebilecektir[48]. Lisans alanın marka hakkını üçüncü kişilere devri yasağı bulunmaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere, lisans alanın alt lisans sözleşmesi yapabilmesi için bu durumun sözleşmede kararlaştırışmış olması gerekir. Aksi halde sınai mülkiyet kanununun 24 ve 29. maddelerine aykırılık oluşacaktır[49].


MARKA HAKKINA TECAVÜZ HALİNDE LİSANS ALANIN DAVA AÇMA HAKKI

Marka hakkına yapılacak olan olası bir ihlal, marka sahibinin yanı sıra lisans alanın sözleşmeden doğan hakkını da zedelemektedir. Bundan dolayı, lisans sözleşmesinin niteliğine göre, lisans alanın savunma hakkı da farklılıklar taşımaktadır[50].


a. İnhisari Lisans Sahibinin Dava Hakkı


Sınai Mülkiyet Kanununun 158. maddesinde “Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa inhisari lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir kişi tarafından sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hak sahibinin bu Kanun uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, inhisari lisans sözleşmelerinde lisans alan, marka hakkına tecavüz edilmesi halinde doğrudan dava açma hakkına sahiptir. Ancak bu hak aynı zamanda yükümlülük getirmemektedir. Kanun düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere lisans veren, lisans alanın bu hakkını kısıtlayacak şekilde anlaşma yapabilme hakkına sahiptir. Eğer her iki taraf da dava açmış ise bu davalar birleştirilecektir[51]. Eğer ki dava üçüncü lehine sonuçlanır ve üçüncü kişinin marka üzerinde hak sahibi olduğu ortaya çıkarsa, bu durumda lisans alan sözleşmeyi feshedebilme hakkına sahip olmuş olur ve zararlarının tazminini lisans verenden isteyebilir. Lisans alan davanın kaybedilmesine sebep olursa, kusuru bulunmasa bile lisans verenin tazminat talebi söz konusu olabilecektir.



b. İnhisari Olmayan Lisans Sahibinin Dava Açma Hakkı


Kural olarak inhisari olmayan lisans sahibinin tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı bulunmamakla birlikte, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 158 maddesi[52], dava açma hakkı sözleşmede açıkça sınırlandırılmamışsa, inhisarî olmayan lisans sahibi yapacağı bildirimle sınai mülkiyet hakkı sahibinden dava açmasını isteyebilecektir. Eğer ki bu talep kabul edilmez veya üç ay içerisinde dava açılmaz ise, ihnisari olmayan lisans sahibi kendi hakkının el verdiği ölçüde dava açabilme hakkı doğmuş olur. Lisans alanın dava açtığını lisans verene bildirmesi gerekir. Bildirim için bir şekil şartı ön görülmemiş olsa da süre hesaplaması yapabilmek ve ispat edilebilirlik açısından yazılı bildirim önem arz etmektedir. Aşağıda yer alan Yargıtay kararı bu konuyu daha açık bir biçimde özetlemektedir.


Yargıtay 11. HD., E. 2003/11661 K. 2004/8376 T. 16.9.2004 “(…) Lisans konusu markaların kullanım hakkını süresiz olarak X. A.Ş.ye bırakmıştır. Anılan sözleşmenin 8 nci maddesi gereğince de dava açma yetkisi istemiş, Ş. Holding A.Ş. bu isteğe uygun olarak 29.04.2002 tarihinde davacı V. X. A.Ş.ne dava açma hakkı verdiğini bildirmiştir. (..) lisans hakkının sözleşmenin 7 nci maddesinde inhisari lisans olmadığı belirtilmiş ve (…) inhisari lisans sahibi olmayan davacının dava hakkı yok ise de, yine sözleşmenin 8 nci maddesi ile (..) uygun olarak dava hak ve yetkisi 29.04.2002 tarihinde verildiğine göre artık X. A.Ş.nin bu davayı açma/takip etme yetkisinin bulunmadığı söylenemeyecektir.”[53]


SÖZLEŞMENİN SONA ERMESİ

Marka lisans sözleşmelerinin temeli bir marka hakkına dayanmaktadır. Marka hakkının ortadan kalkması, sözleşmenin mevcudiyetini etkileyecek en önemli sebeplerden biridir. Sınai Mülkiyet Kanununun 28. maddesi marka hakkının sona erme hallerini düzenlemektedir. Marka hakkının süresinin dolması, yenilenmemesi, marka sahibinin marka hakkından vazgeçmesi gibi sebepler kanunda marka hakkının sona erme sebepleri olarak düzenlenmektedir. Öte yandan, tarafların marka lisans sözleşmesinin geçerlilik süresini en başında belirlemeleri mümkündür. Bu süre dolduğunda da sözleşme kendiliğinden sona erecektir. Süre belirlenmemiş olsa dahi tarafların sözleşmeyi bir bozucu şarta bağlamış olması hali de sözleşmeyi sona erdirecektir.

Marka lisans sözleşmeleri sürekli edimli sözleşmeler olduğundan, Türk Borçlar Kanunu sürekli edimli sözleşmeler için fesih yolunu açık tutmaktadır[54].

Olağan fesih yolunda, taraflardan biri sebep göstermeksizin borç ilişkisini ileriye dönük olarak sona erdirebilmektedir. Bu hak belirsiz sürekli marka lisans sözleşmeleri için geçerlidir. Belirli süreli sözleşmelerde de geçerli olabilmesi için bu konuya ilişkin sözleşmede açık bir hükmün mevcut olması lazımdır. Olağanüstü fesih, fesih ihbarı sözleşmenin diğer tarafına ulaştıktan sonra belirlenmiş olan fesih öneli dolduktan sonra geçerli olacaktır. Bu durum taraflara hazırlık yapma imkânı verir. Kanunen bu süre belirli olmamakla beraber, eğer ki sözleşmede belirlenmemiş ise, benzer sözleşmelerden faydalanılarak ihbar süresi belirlenmesi mümkündür[55]. Sözleşmenin ayakta kalması tahammül edilemez sayılan hallerde ise olağanüstü fesih yolu uygulanır ve bu hallerde ihbar süresi belirlenmesine gerek yoktur.


Tüm bunların haricinde MK. 2 çerçevesinde işlemin temelinden çökmesi de sözleşmeyi sona erdirici bir sebep olarak kabul edilecektir[56].


Taraflardan birinin ölümü halinde ise, lisans verenin ölmesi durumunda kanunen bir düzenleme mevcut olmadığından, sözleşmede aksini kararlaştıran bir hüküm bulunmadığı takdirde sözleşmenin ayakta kalması gerekir. Çünkü yukarıda da açıklandığı üzere, marka hakkı mirasçılara intikal edebilir nitelikte bir haktır. Lisans alanın ölmesi halinde ise, marka lisans sözleşmesinin türünü göz önüne almak gerekmektedir. İnhisari lisans sözleşmelerinde lisans alanın sözleşmeden doğan haklarını alt lisana sözleşmesi yapmak da dahil olmak üzere genel olarak yasağı bulunduğundan, inhhisari lisans sözleşmesinde lisans alanın ölümü ile lisanstan doğan hakların mirasçılara devredilmemesi ve sözleşmenin sona ermesi gerekmektedir. Basit lisans sözleşmesinde ise çoğunlukla birden fazla kişiye basit lisans verebilmek mümkün olmakla beraber, lisans alanın kişilik özellikleri önem taşımamaktadır. Bu gibi durumlarda, lisans alanın ölümü halinde sözleşmenin mirasçılara intikal etmesi mümkündür[57].


KAYNAKÇA

1. Arkan, Sabih. “Ticari İşletme Hukuku” 7. Baskı, Ankara 2015, s. 275

2. Başaran, Sıla. “Marka Lisans Sözleşmeleri” İstanbul Barosu Dergisi, Cilt: 86, Sayı: 2012/2, s. 173,176

3. Ceylan, Çiğdem. “Marka Lisans Sözleşmesi” Ankara Barosu Dergisi 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü Özel Sayısı 2017, s. 63,65,70,73,74,79,81,82,83

4. Eren, Fikret. “Borçlar Hukuku Özel Hükümler” 5. Baskı, Ankara 2017 s. 431,436,978

5. Gümüş, Mustafa Alper. “Borçlar Hukuku Özel Hükümler Kısa Ders Kitabı” Ekim 2015, İstanbul, s. 8,9

6. Kıratlı, Metin. “Marka Lisans Sözleşmeleri” (Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s.6

7. Oğuzman, Kemal. / Barlas, Nami. “Medeni Hukuk Giriş, Kaynaklar, Temel Kavramlar” 19. Baskı, 2013, İstanbul. s. 142,156,157

8. Ölmez, Hande. “Marka Lisans Sözleşmeleri” (Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir.

9. Özel, Çağlar. “Marka Lisans Sözleşmesi” 2. Baskı, Ekim 2015, Ankara s.49,126

10. Özyeşil, Bengü. “Marka Lisans Sözleşmesi” (Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2010). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s.29,50,59

11. Raibee, Mahnaz. “Marka Lisans Sözleşmesi” (Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s.3,4,32

12. Şan, Mehmet Emin. “Marka Lisans Sözleşmesinden Doğan Sorunlar” (Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s. 59

13. Turna, Özge. “Marka Lisans Sözleşmeleri” (Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s. 31,34,35,38,3,104

14. 6768 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6769.pdf

15. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6098.pdf






[1] Lütfen Ek-1’e bakınız. [2] Arkan, Sabih. “Ticari İşletme Hukuku” s. 275 [3] Raibee, Mahnaz. “Marka Lisans Sözleşmesi” (Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s.3,4 [4] Başaran, Sıla. “Marka Lisans Sözleşmeleri” İstanbul Barosu Dergisi, Cilt: 86, Sayı: 2012/2, s. 173 [5] Yürürlükten kaldırılan mevzuat MADDE 191- (3) (…) 24/6/1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (…) yürürlükten kaldırılmıştır. [6] Oğuzman, Kemal. / Barlas, Nami. “Medeni Hukuk Giriş, Kaynaklar, Temel Kavramlar” 19. Baskı, 2013, İstanbul. s. 142 [7] Ceylan, Çiğdem. “Marka Lisans Sözleşmesi” Ankara Barosu Dergisi 26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü Özel Sayısı 2017 s. 63 [8] Oğuzman/Barlas, s. 156, 157 [9] Kıratlı, Metin. “Marka Lisans Sözleşmeleri” (Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s. 6 [10] Ceylan, s. 65 [11] Başaran, s. 176 [12] Gümüş, Mustafa Alper. “Borçlar Hukuku Özel Hükümler Kısa Ders Kitabı” Ekim 2015, İstanbul, s. 8 [13] MADDE 207: Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Durum ve koşullara göre belirlenmesi mümkün olan bedel, kararlaştırılmış bedel hükmündedir. [14] Turna, Özge. “Marka Lisans Sözleşmeleri” (Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s.34 [15] MADDE 299: Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. [16] Turna, s. 35 [17] MADDE 357- Ürün kirası kiraya verenin, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üstlendiği sözleşmedir. Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün kirasıdır. Bu oran sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, yerel âdete göre belirlenir [18] Eren, Fikret. “Borçlar Hukuku Özel Hükümler” 5. Baskı, Ankara 2017 s. 431 [19] Eren, s. 436 [20]MADDE 366- Kiracı, kiraya verenin rızası olmaksızın kiralananı başkasına kiraya veremeyeceği gibi, kullanım ve işletme hakkını da başkasına devredemez. Ancak kiracı, kiralananda bulunan bazı yerleri, kiraya veren için zarar doğuracak bir değişikliği gerektirmemek koşuluyla kiraya verebilir. [21]Türk Borçlar Kanunun 322. maddesi, kiraya verenin izni olmaksızın kiracının kiralananı başkasına kiralamasını yasaklamıştır. [22] Özel, Çağlar. “Marka Lisans Sözleşmesi” 2. Baskı, Ekim 2015, Ankara s.126 [23] Eren, s.978 [24] MADDE 620- Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır. [25] Turna, s. 38, 39 [26] Gümüş, s. 9 [27] Ölmez, Hande. “Marka Lisans Sözleşmeleri” (Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s. 61,62 [28] Özyeşil Bengü. “Marka Lisans Sözleşmesi” (Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2010). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s. 29 [29]Ceylan, s.73 [30] Ceylan, s. 74 [31] MADDE 24(4): Lisans veren, lisans alan tarafından üretilecek malın veya sunulacak hizmetlerin kalitesini garanti altına alacak önlemleri alır. [32] Turna, s. 31 [33] https://www.lexpera.com.tr/ e.t. 15.03.2020 [34] Ceylan, s.70 [35] Özel, s. 49 [36] MADDE 148(4): Hukuki işlemler, yazılı şekle tabidir. Devir sözleşmelerinin geçerliliği, ancak noter tarafından onaylanmış şekilde yapılmış olmalarına bağlıdır. [37] MADDE 148(7): Garanti markasının veya ortak markanın devri ya da ortak marka için lisans verilmesi, sicile kayıt hâlinde geçerlidir. [38] Ceylan, s. 79 [39] Özyeşil, s. 50 [40] Türk Borçlar Kanunu Madde 14(1): Yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunludur. [41] Şan, Mehmet Emin. “Marka Lisans Sözleşmesinden Doğan Sorunlar” (Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016). Ulusal Tez Merkezi’nden erişilmiştir. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ s.59 [42] MADDE 28(4): Sicile kaydedilmiş hak ve lisans sahiplerinin izni olmadıkça marka sahibi marka hakkından vazgeçemez. Marka üzerinde, üçüncü kişi tarafından hak sahipliği iddia edilmiş ve bu hususta alınan tedbir kararı sicile kaydedilmişse, bu kişinin izni olmadıkça, markadan doğan haklardan vazgeçilemez. [43] Rabiee, s. 32 [44] MADDE 24(4): Lisans veren, lisans alan tarafından üretilecek malın veya sunulacak hizmetlerin kalitesini garanti altına alacak önlemleri alır. Lisans alan, lisans sözleşmesinde yer alan şartlara uymak zorundadır. Aksi takdirde marka sahibi, tescilli markadan doğan haklarını lisans alana karşı ileri sürebilir. [45] Özyeşil, s.59 [46] Ölmez, s.103 [47] MADDE 9(1): Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. [48] Ceylan, s. 81,82 [49] MADDE 24(3): Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa lisans sahipleri, lisanstan doğan haklarını üçüncü kişilere devredemez veya alt lisans veremez. MADDE 29(1/ç):Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. [50] Ölmez, s. 113 [51] Ceylan, s. 83 [52] MADDE 158(2): İnhisari olmayan lisans alan, sınai mülkiyet hakkına tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı sözleşmede açıkça sınırlandırılmamışsa, yapacağı bildirimle, gereken davayı açmasını hak sahibinden ister. Hak sahibinin, bu talebi kabul etmemesi veya bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde talep edilen davayı açmaması hâlinde, lisans alan, yaptığı bildirimi de ekleyerek, kendi adına ve kendi menfaatlerinin gerektirdiği ölçüde dava açabilir. Bu fıkra uyarınca dava açan lisans alanın, dava açtığını hak sahibine bildirmesi gerekir. [53] https://www.lexpera.com.tr/ e.t. 15.03.2020 [54] MADDE 126: İfasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. [55] Ölmez, s. 121 [56] Turna, s. 103 [57] Turna, s.104

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
HAKSIZ REKABET DAVALARI

I. TÜRK HUKUKUNDA HAKSIZ REKABETE İLİŞKİN HUKUKİ DÜZENLEMELER Rekabeti tehlikeye sokan ya da rekabetin meydana getireceği...

 
 
 

Comments


©2024, Tüm hakları saklıdır.

  • LinkedIn
  • Instagram
bottom of page